Salı, Mayıs 02, 2017

Tren Geçti ~ Murathan Mungan (derleyen)


  • Bazı insanlar benzerlerinin, hatta en yakınlarının kurbanı olmak için doğuyorlardı. (sf.40)
  • Doğuya gideceğim ben; Van Gölü kıyılarına, el güneşe siper edilerek bakıldığında göl mavisinin görülemeyeceği, su kokusunun erişemeyeceği yerlere, uyup sesine omuriliğin içindeki tükenmeyen, her sabah kendi kendisini yaratan, dipdiri uzlaşmazlığın. (sf.92)
  • Dinlemedi çıktı gitti. Yaşarken ne sıkıntılar çekiyor insan bayan. O gitti, büsbütün mutsuz oldum; aradıklarımın tümünü bulmuşum onda meğerse -aradıklarım neydi bilmiyorum ama onda vardı- özellikle beni bırakıp gitmesi onda vardır. (sf.96)
  • Bozkırın bu küçük istasyonu neyi bekler?
    Hep gelip geçecek olan bir şeyi bekler.
    Hayat sanki ve sadece bir "an"dır. Gelir geçer...
    Bir nefes, göz açıp kapamakla tamamlanan bir süreç. (sf.107)
  • Zira ıskalanan yaşamlarla, rötar yapmış trenler bir elmanın iki yarısı gibidir. (sf.113)
  • Şimdi nerede ve ne yaptığını bilmediğim başka bir kadınla, yıllar önce, "Yarın, yarın" diyerek "şimdi"yi yitirdiğimizi de bilmeli. Her ilişkinin, biten bir önceki ilişkinin eksik bıraktıklarını tamamlamak için başladığından söz etmeliyim. Bu yüzden her seferinde yeniden doğar gibi olduğumuzu ve içimizde bir şeylerin asla ölmediğini, ama değişip durduğunu anlatmalıyım. (sf.178)
  • Bir kent terk edilirken sigara içilir sayın yolcular. (sf.181)
  • Kocaman hiçbir şeylerle boğuşan bir garip yarı-Allahtım. Hepsi buydu işte. (sf.191)
  • Kimse kalmamıştı. Kemikleri donduran bir soğuk vardı. Evet, hepsi gittiler, ortalık bomboş kaldı. Öylesine bir boşluk ve yalnızlık ki anlatılamaz. Boşluk kendi kendini kemiriyordu sanki. Hepsi gittiler, kayboldular. Meyhanenin içi boşaldı ve yalnızlık diye bir şey kaldı. Nedir yalnızlık? (sf.202)
  • Bunlardan pek çoğu bir daha birbirlerini hiç göremeyeceklerinin farkında değillerdir. (Çoğu için önemli de değildir. Dolayısıyla bu hüznü taşımazlar.) Tanışsalar, konuşsalar, arkadaş olsalar tüm bunları gerçekten yapabilseler, belki de hiçbir yere gitmeyeceklerdir. Hep burada kalacaklardır. Ayrılık hiç olmayacaktır. Gurbetler, sürgünler yaşanmayacaktır. Tüm bir hayat herkesin sılası olacaktır. Yıllardır aradıklarının şimdi bu garda, bu bekleme yerinde, bu salonda olduğunu bilmiyorlardır. Şu cigara içen genç, şu saçını düzelten kız olduğunu bilmiyorlardır. Ya da bilerek ayrılıyorlardır. Başka yollar, başka hayatlar, başka insanlar bekliyordur onları. Bir daha hiçbir zaman bir araya gelmeyeceklerdir. Geldikleri zaman da kendileri olmayacaklardır. Yaşam onlara en büyük fırsatı yalnızca birkaç dakika, ya da bir mola süresi içerisinde tanımıştır. Atlamışlardır. (sf.215)
  • Her defasında koridorun sonundaki duvarla yüz yüze geleceğini bilirsin, aynı daracık yolu geriye katedeceğini bilirsin. Yaşamımı kurutan şey bu bile bilelik oldu her zaman. (sf.215)
  • Bir sayıklamayım. Baştan aşağı bir sayıklama. (sf.221)
  • Ümit etmenin de bir bedeli vardır. (sf.223)
  • Çoğu kez sözcüklerin kendisi, işaret ettikleri şeylerden çok daha korkutucu, çok daha ürkütücüydü. (sf.224)
  • Ölüm öncesi mutluluğu gibi bir şey bu. Bu yüzden ölüm güdüsü gelişkin insanların yaşamları boyunca mutluluktan korkmaları, mutluluktan kaçmaları gibi bir şey bu. Çünkü onlar ölümü mutluluğundan tanırlar... (sf.245)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder