Salı, Aralık 15, 2015

Dışa Yolculuk ~ Virginia Woolf


  • Çünkü ne kadar hayal kurarlarsa kursunlar, ufuk çizgisinde kaybolan gemiler suya düşen kar taneleri gibi erirdi. (sf.29)
  • Bir şeyi kuvvetle hissetmek, yine kuvvetle ama belki de daha farklı hisseden başkalarıyla kendimiz arasında bir uçurum yaratmak demekti. (sf.34)
  • "Ben her zaman dinin böcek toplamaya benzediğini düşünürüm," dedi, Helen'le birlikte merdiveni çıkarken bu konuya nokta koyarak. "Birinin siyah böceklere zaafı vardır, birinin yoktur; bu konuda tartışmak anlamsız. Sizin siyah böceğiniz ne şimdi?" (sf.56)
  • "Bir yandan, gerçekleştirmek üzere yola çıktığım şeyi gerçekleştiremedim -kim beceriyor ki bunu!- öte yandan şunu dürüstçe söyleyebilirim: İdealimin çıtasını düşümedim." (sf.64)
  • Yirmi dört yaşındayken odalar, oda olmaktan çıkıp bir dünyaya dönüşürdü, bunu biliyordu. (sf.128)
  • "Tatmin edici değil bunlar; hepsi bayağı," diye düşündü, konuklarının biraz uzağında, tabakları topladığı yerden onları gözlerken. Sofra örtüsünün çevresinden eğilirken, iki yana sallanan, el kol hareketleri yapanlara baktı. Cana yakın ve mütevazıydılar, pek çok bakımdan saygındılar, hatta gönül rahatlıkları ve nazik olma arzuları içinde sevimli bile sayılırlardı, ama ne kadar da sıradandılar ve birbirlerine karşı acımasız davranmaya ne kadar da yatkındılar!
    (...)
    Ama bunlar paralı insanlardı ve dünyanın yönetimi başkalarının değil de onların ellerine verilmişti. Daha önemli birini koyun onların arasına, hayatı ya da güzelliği önemseyen birini, nasıl da acı çekmesine, nasıl da yıkımına neden olurlardı, o kişi onları cezalandırmayı değil de sahip olduklarını onlarla paylaşmayı deneseydi! (sf.140)
  • "Hirst'ü hiçbir şey etkilemez," diyerek güldü Hewet; hiç rahatsız olmuşa benzemiyordu. "Sonlu bir sayıya âşık olan sonsuz bir sayı olmadıkça -sanırım böyle şeyler matematikte bile vardır!" (sf.148)
  • "Bununla birlikte," dedi St. John, yine umursamaz havalar takınmıştı, "sanırım bu konuda karar vermeli insan."
    "Ne konuda?"
    "Dünyada konuşmaya değecek beş kişiden fazlasının asla bulunmayacağı konusunda." (sf.167)
  • "Sizce ben geçinilmesi zor biri miyim?" dedi sonra, durup dururken.
    "Zeki insanların çoğu gençken öyledir," dedi Helen. (sf.167)
  • Aşk böyle mi başlardı, konuşmaya devam etme arzusuyla? (sf.192)
  • İnsan hiçbir karara varamıyor; hüküm vermekten âciz kalıyor gitgide. Size de böyle oluyor mu? Hem insanların ne hissettiğini de asla bilemiyoruz. Hepimiz karanlıktayız. Bulmaya çalışıyoruz, ama bir insanın bir başkası hakkındaki fikrinden daha anlamsız bir şey olabilir mi? Bildiğimizi sanırız ama aslında bilmeyiz. (sf.232)
  • koca evrene küçük bir kelime ya da küçük bir iş bırakan herkes onu değiştirir; evet, ciddi bir düşüncedir bu, onu değiştirir iyi ya da kötü yönde, bir an için değil, tek bir yerde de değil, ama bütün insanlığın içinde ve sonsuza kadar. (sf.246)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder